Kümüş & Yüksel Partners Logo

Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu

TİCARET
17 Mar 2025
Post görseli

YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN SORUMLULUĞU

Anonim şirketler, modern iş dünyasının temel taşlarından birini oluşturur ve bu şirketlerin yönetimi, profesyonel bir yapı gerektirir. Bu yapı içerisinde yönetim kurulu, şirketin en önemli organlarından biridir. Nasıl ki bir devletin yürütme görevini hükümet üstleniyorsa, anonim şirketlerde de bu görev yönetim kurulu tarafından yerine getirilir. Yönetim kurulu, şirketin hem iç işleyişinde hem de dış ilişkilerinde aktif bir rol oynar. Bu nedenle, yönetim kuruluna hem şirket içinde hem de şirket dışında önemli yetkiler verilmiştir. Ancak bu yetkiler, beraberinde sorumlulukları da getirir. Yönetim kurulu üyeleri, şirketin menfaatlerini korumak ve şirketin sürdürülebilirliğini sağlamakla yükümlüdür. Bu sorumluluklar, hem hukuki hem de kamusal boyutlara sahiptir.

Bu çalışmada, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına odaklanılacak ve özellikle hukuki sorumlulukları detaylı bir şekilde incelenecektir. Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) bu konuda önemli düzenlemeler içermektedir. TTK m. 553, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin genel bir çerçeve çizerken, TTK m. 549 ve devamı maddelerde ise özel sorumluluk halleri düzenlenmiştir. Bu bağlamda, yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunun temel ilkeleri, sorumluluğu gerektiren durumlar, sorumluluk davası ve davanın şartları ele alınacaktır. Ayrıca, sorumluluğu sona erdiren haller de çalışmanın son bölümünde incelenecektir.

1. Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu

Anonim şirketler, büyük ölçüde profesyonel bir yapıya sahiptir ve bu yapı, şirketin yönetiminin pay sahiplerinden ziyade yönetim kurulu ve diğer yöneticiler tarafından gerçekleştirilmesini gerektirir. Bu durum, anonim şirketlerde “özden organ” ilkesinin geçerli olmadığı anlamına gelir. Yani, her pay sahibi aynı zamanda yönetici değildir. Şirketin yönetimi, yönetim kurulu üyeleri ve diğer yöneticiler tarafından yürütülür. Bu yöneticiler, şirketin menfaatlerini korumakla yükümlü olmalarına rağmen, zaman zaman şirkete veya pay sahiplerine zarar verebilecek eylemlerde bulunabilirler. Bu nedenle, TTK’da yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin ayrıntılı hükümler yer almaktadır.

  • 1.1. Sorumluluğun Sözleşmeye Dayanması
  • Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, öncelikle şirketle aralarındaki sözleşmeye dayanır. TTK m. 553 uyarınca, yönetim kurulu üyeleri, şirketle olan sözleşmesel ilişkileri çerçevesinde hareket ederler. Bu nedenle, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, sözleşmesel bir nitelik taşır. Şirketin uğradığı zararlar, bu sözleşmeye aykırı davranışlardan kaynaklanıyorsa, yönetim kurulu üyeleri bu zararlardan sorumlu tutulabilir.

  • 1.2. Sorumluluğun Kusura Dayanması
  • TTK’ya göre, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu kusur sorumluluğudur. Yani, yönetim kurulu üyeleri, ancak kusurlu davranışları nedeniyle sorumlu tutulabilirler. TTK m. 553/1’de belirtildiği üzere, yönetim kurulu üyeleri, kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlu bir şekilde ihlal ettikleri takdirde sorumlu tutulurlar. Bu nedenle, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, kusurun varlığına bağlıdır.

    Ancak, yönetim kurulu üyelerinin kusurunun ispatı konusunda doktrinde farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı görüşlere göre, davacı, yönetim kurulu üyelerinin kusurunu ispatlamakla yükümlüdür. Diğer bir görüş ise, yönetim kurulu üyelerinin kusursuzluğunu ispatlamakla yükümlü olduğunu savunur. Bu görüş, Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) m. 112’de düzenlenen sözleşmesel sorumluluk ilkelerine dayanmaktadır. Bu maddeye göre, sözleşmeye aykırı davranan taraf, kusursuz olduğunu ispatlamakla yükümlüdür. Bu nedenle, yönetim kurulu üyelerinin kusursuzluğunu ispatlamakla yükümlü olduğu görüşü daha ağır basmaktadır.

  • 1.3. Müteselsil Sorumluluk ve Farklılaştırılmış Sorumluluk İlkesi
  • Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu bakımından müteselsil sorumluluk ilkesi geçerlidir. TTK m. 557 uyarınca, birden fazla yönetim kurulu üyesi aynı zarardan sorumlu tutulabilir. Bu durumda, yönetim kurulu üyeleri, zarar gören tarafa karşı müteselsilen sorumlu olurlar. Ancak, TTK m. 557’de düzenlenen müteselsil sorumluluk, klasik müteselsil sorumluluktan farklıdır. Bu maddeye göre, yönetim kurulu üyeleri, kusurlarına ve durumun gerektirdiği ölçüde sorumlu tutulurlar. Yani, her yönetim kurulu üyesi, kendi kusuru oranında sorumlu tutulur. Bu durum, “farklılaştırılmış müteselsil sorumluluk” olarak adlandırılır.

  • 1.4. Yetki ve Sorumluluk Arasında Orantılılık İlkesi
  • Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin bir diğer önemli ilke, yetki ve sorumluluk arasındaki orantılılıktır. TTK m. 553/3 uyarınca, yönetim kurulu üyeleri, kendi kontrolü dışında kalan durumlardan sorumlu tutulamazlar. Bu madde, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun, sahip oldukları yetkilerle orantılı olması gerektiğini vurgular. Yani, yönetim kurulu üyeleri, ancak kendi yetkileri çerçevesinde sorumlu tutulabilirler.

2. Hukuki Sorumluluğu Gerektiren Haller

Yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğu, belirli durumlarda ortaya çıkar. Bu durumlar, TTK m. 553 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir.

TTK m. 553/1 uyarınca, yönetim kurulu üyeleri, kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlu bir şekilde ihlal ettikleri takdirde, şirkete, pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı sorumludurlar. Bu sorumluluk, kusur sorumluluğudur ve yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışları nedeniyle ortaya çıkar.

Ayrıca, TTK m. 553/2 uyarınca, yönetim kurulu üyeleri, görevlerini devrettikleri kişilerin eylemlerinden de sorumlu tutulabilirler. Ancak, bu sorumluluk, görevin devrinde makul özen gösterilmiş olması halinde ortadan kalkar.

Son olarak, TTK m. 553/3 uyarınca, yönetim kurulu üyeleri, kendi kontrolü dışında kalan durumlardan sorumlu tutulamazlar. Bu madde, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun sınırlarını belirler.

3. Özel Hükümler (TTK m. 549 vd.)

TTK, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin genel hükümlerin yanı sıra, özel durumlarda sorumluluğu düzenleyen hükümler de içermektedir. Bu özel hükümler, yönetim kurulu üyelerinin belirli eylemlerinden dolayı sorumlu tutulabileceği durumları açıklar.

  • 3.1. Belgelerin ve Beyanların Kanuna Aykırı Olması (TTK m. 549)
  • TTK m. 549, anonim şirketle ilgili olarak yanlış, hileli, sahte veya gerçeğe aykırı belgeler düzenleyen veya beyanlarda bulunan kişilerin sorumluluğunu düzenlemektedir. Bu maddeye göre, şirketle ilgili gerçeğe aykırı belgeler düzenleyen veya beyanlarda bulunan kişiler, bu eylemlerinden dolayı oluşan zararlardan sorumlu tutulacaktır. Bu sorumluluk, sözleşmesel sorumluluk ilkesine dayanmaktadır. Ayrıca, TTK m. 562/8’e göre, bu tür belgeleri sahte şekilde düzenleyen kişilere bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.

    Bu madde, özellikle şirketin finansal durumunu yanıltıcı bir şekilde sunan belgelerin düzenlenmesi durumunda uygulanır. Örneğin, şirketin bilançosunda veya gelir tablosunda gerçeğe aykırı bilgiler yer alması, bu maddenin ihlali anlamına gelir. Bu tür eylemler, şirketin pay sahiplerini, alacaklılarını ve diğer ilgili tarafları yanıltabilir ve ciddi zararlara yol açabilir. Bu nedenle, TTK m. 549, bu tür eylemlerde bulunan kişilerin hem hukuki hem de cezai sorumluluğunu düzenlemektedir.

  • 3.2. Sermaye Hakkında Yanlış Beyanlar ve Ödeme Yetersizliğinin Bilinmesi (TTK m. 550)
  • Anonim şirketler, sermaye şirketleri olarak nitelendirilir ve sermaye, bu şirketlerin en önemli unsurlarından biridir. TTK m. 550, sermaye taahhüdünde bulunan kişilerin, taahhüt ettikleri sermayeyi tam olarak ödemedikleri veya ödeme yetersizliği bulunduğu halde, taahhüt edilmiş veya ödenmiş gibi gösteren kişilerin sorumluluğunu düzenlemektedir. Bu durumda, söz konusu kişiler, şirkete karşı müteselsilen sorumlu tutulacaktır. Ayrıca, TTK m. 562/9’a göre, bu tür eylemlerde bulunan kişilere üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüştür.

    Bu madde, özellikle şirketin kuruluş aşamasında veya sermaye artırımı sırasında uygulanır. Sermaye taahhüdünde bulunan kişiler, taahhüt ettikleri sermayeyi tam olarak ödemekle yükümlüdür. Ancak, bu kişilerin ödeme yetersizliği bulunması veya taahhüt ettikleri sermayeyi ödememiş olmaları durumunda, şirketin finansal durumu ciddi şekilde etkilenebilir. Bu nedenle, TTK m. 550, bu tür eylemlerde bulunan kişilerin hem hukuki hem de cezai sorumluluğunu düzenlemektedir.

  • 3.3. Değer Biçilmesinde Yolsuzluk (TTK m. 551)
  • Anonim şirketlerin malvarlığının korunması, şirketin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşır. TTK m. 551, ayni sermaye veya devralınacak işletme ile ayınların değerlemesinde yolsuzluk yapan kişilerin sorumluluğunu düzenlemektedir. Bu maddeye göre, değerleme işleminde yolsuzluk yapan kişiler, oluşan zararlardan sorumlu tutulacaktır. Bu sorumluluk, kusur sorumluluğu esasına dayanmaktadır. Ayrıca, TTK m. 562/10’a göre, bu tür eylemlerde bulunan kişilere doksan günden az olmamak üzere adli para cezası öngörülmüştür.

    Bu madde, özellikle şirketin malvarlığının değerlemesi sırasında uygulanır. Değerleme işlemi, şirketin finansal durumunu doğrudan etkileyen bir süreçtir. Bu nedenle, değerleme işleminde yolsuzluk yapılması, şirketin malvarlığının gerçek değerinin altında veya üstünde gösterilmesine yol açabilir. Bu durum, şirketin pay sahiplerini, alacaklılarını ve diğer ilgili tarafları yanıltabilir ve ciddi zararlara yol açabilir. Bu nedenle, TTK m. 551, bu tür eylemlerde bulunan kişilerin hem hukuki hem de cezai sorumluluğunu düzenlemektedir.

  • 3.4. Halktan Para Toplamak (TTK m. 552)
  • TTK m. 552, bir şirket kurmak veya şirketin sermayesini artırmak amacıyla halka açık bir şekilde para toplanmasını yasaklamaktadır. Bu maddeye göre, halktan para toplayan kişiler ve bu eyleme onay veren yönetim kurulu üyeleri, toplanan paranın derhal Sermaye Piyasası Kurulu (“SPK”) tarafından belirlenen bir bankaya yatırılmasından müteselsilen sorumlu tutulacaktır. Bu sorumluluk, kusur şartı aranmaksızın uygulanacaktır. Ayrıca, TTK m. 562/11’e göre, bu tür eylemlerde bulunan kişilere altı aydan iki yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.

    Bu madde, özellikle şirketin sermayesini artırmak amacıyla halka açık bir şekilde para toplanması durumunda uygulanır. Bu tür eylemler, halkın güvenini kötüye kullanabilir ve ciddi finansal zararlara yol açabilir. Bu nedenle, TTK m. 552, bu tür eylemlerde bulunan kişilerin hem hukuki hem de cezai sorumluluğunu düzenlemektedir.

  • 3.5. Anonim Şirket İçin Web Sitesinin Açılmaması (TTK m. 1524)
  • TTK m. 1524, denetime tabi olan sermaye şirketlerinin, kuruluşlarının ticaret siciline tescilinden itibaren üç ay içinde bir internet sitesi açmalarını ve bu sitede belirli bilgileri yayımlamalarını zorunlu kılmaktadır. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda, yönetim kurulu üyeleri ve ilgili kişiler, oluşan zararlardan sorumlu tutulacaktır. Ayrıca, TTK m. 562/12’e göre, bu yükümlülüğü yerine getirmeyen kişilere yüz günden üç yüz güne kadar adli para cezası öngörülmüştür.

    Bu madde, özellikle şirketin şeffaflığını artırmak amacıyla getirilmiştir. İnternet sitesi, şirketin finansal durumu, faaliyetleri ve diğer önemli bilgileri halka açık bir şekilde sunmasını sağlar. Bu nedenle, bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi, şirketin şeffaflığını azaltabilir ve pay sahiplerini, alacaklılarını ve diğer ilgili tarafları yanıltabilir. Bu nedenle, TTK m. 1524, bu yükümlülüğü yerine getirmeyen kişilerin hem hukuki hem de cezai sorumluluğunu düzenlemektedir.

  • 3.6. Diğer Haller
  • TTK’da yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin düzenlenen diğer haller arasında, birleşme, bölünme ve tür değişikliği işlemlerinde eksiklikler, şirketler topluluğunda hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması, pay sahibi sayısının bire düşmesi halinde yapılması gereken işlemlerin yapılmaması, müzakerelere katılma yasağının ihlali, şirketle işlem yapma ve şirkete borçlanma yasağı ile rekabet yasağının ihlali gibi durumlar yer almaktadır. Bu hallerde, yönetim kurulu üyeleri, görevlerini yerine getirirken kanunda belirtilen yükümlülükleri ihlal etmeleri veya yasaklanan fiilleri işlemeleri durumunda sorumlu tutulacaktır.

4. Sorumluluk Sigortası

TTK m. 361, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk sigortası yaptırabilmelerine ilişkin yeni bir düzenleme getirmiştir. Bu maddeye göre, yönetim kurulu üyeleri, görevlerini yaparken kusurlarıyla şirkete verebilecekleri zararları sigorta ettirebilirler. Sigorta bedeli, şirket sermayesinin yüzde yirmi beşini aşarsa, bu durum halka açık şirketlerde SPK ve borsa tarafından duyurulacaktır. Bu düzenleme, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarını sınırlandırmak ve şirketin menfaatlerini korumak amacıyla getirilmiştir.

5. Kamu Borçlarından Sorumluluk

Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, yalnızca şirketle olan sözleşmesel ilişkilerle sınırlı değildir. Aynı zamanda, kamu hukuku alanında da çeşitli sorumlulukları bulunmaktadır. Bu sorumluluklar, özellikle şirketin kamu borçlarıyla ilgili olarak ortaya çıkar. Kamu borçları, devletin veya diğer kamu kurumlarının alacaklarını ifade eder ve bu alacakların tahsili, 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. Ayrıca, Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi de yönetim kurulu üyelerinin kamu borçlarından sorumluluğuna ilişkin hükümler içerir.

Ancak, bu çalışmanın kapsamı, yönetim kurulu üyelerinin kamu borçlarından sorumluluğunu detaylı bir şekilde incelemeyi içermemektedir. Bu nedenle, bu konuya yalnızca genel hatlarıyla değinilecek ve asıl odak noktası, yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğu ve sorumluluk davasına ilişkin şartlar olacaktır.

6. Sorumluluk Davası

Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin davalar, TTK kapsamında düzenlenmiştir. Bu davalar, yönetim kurulu üyelerinin şirkete, pay sahiplerine veya alacaklılara karşı sorumluluğunu konu alır. Sorumluluk davasının dayanağı, TTK m. 553’te yer alan genel sorumluluk hükümleridir. Bu maddeye göre, yönetim kurulu üyeleri, kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlu bir şekilde ihlal ettikleri takdirde, şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara karşı sorumlu tutulabilirler.

  • 6.1. Sorumluluk Davasının Genel Çerçevesi
  • Sorumluluk davası, yönetim kurulu üyelerinin şirketle olan sözleşmesel ilişkilerinden kaynaklanan bir davadır. Bu dava, yönetim kurulu üyelerinin görevlerini yerine getirirken kusurlu davranışları nedeniyle açılır. TTK m. 553’e göre, yönetim kurulu üyeleri, kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettikleri takdirde, şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara karşı sorumlu tutulabilirler.

    Ancak, pay sahipleri ve alacaklıların dava açma hakları farklıdır. Pay sahipleri, yönetim kurulu üyelerinin eylemleri nedeniyle uğradıkları zararın tazminini ancak şirket lehine talep edebilirler. Yani, tazminatın şirkete ödenmesini isteyebilirler. Alacaklılar ise, yalnızca şirketin iflası halinde tazminat talep edebilirler. Bu durum, alacaklıların şirketin malvarlığını koruma amacıyla düzenlenmiştir.

  • 6.2. Sorumluluk Davasının Şartları
  • Sorumluluk davasının açılabilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerekir. Bu şartlar, hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve nedensellik bağı olarak sıralanabilir.

    • 6.2.1. Hukuka Aykırı Fiil
    • Sorumluluk davasının temel şartlarından biri, yönetim kurulu üyelerinin hukuka aykırı bir fiil işlemiş olmasıdır. Bu fiil, kanuna veya esas sözleşmeye aykırı olabilir. TTK m. 553’e göre, yönetim kurulu üyeleri, kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettikleri takdirde sorumlu tutulabilirler. Bu nedenle, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, yalnızca görevlerini ihlal etmeleri durumunda değil, kanun veya esas sözleşme ile kendilerine verilen yükümlülükleri ihlal etmeleri durumunda da gündeme gelir.

    • 6.2.2. Kusur
    • Kusur, sorumluluk davasının bir diğer önemli şartıdır. TTK m. 553’e göre, yönetim kurulu üyeleri, kusurlu davranışları nedeniyle sorumlu tutulabilirler. Kusur, kast, ağır ihmal veya hafif ihmal şeklinde ortaya çıkabilir. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, kusurun derecesine göre belirlenir. Örneğin, ağır kusur durumunda sorumluluk daha ağır olabilirken, hafif kusur durumunda sorumluluk daha hafif olabilir.

      Kusurun tespiti, TTK m. 369’da belirtilen “tedbirli yönetici özeni” kriterine göre yapılır. Bu kriter, yönetim kurulu üyelerinin, bir iş adamının göstermesi gereken özeni göstermeleri gerektiğini ifade eder. Kusurun ispatı konusunda ise, davacının yönetim kurulu üyelerinin kusurunu ispatlaması gerektiği genel kabul görmektedir.

    • 6.2.3. Zarar
    • Zarar, sorumluluk davasının en önemli unsurlarından biridir. Zarar olmadan sorumluluk davası açılamaz. Yönetim kurulu üyeleri, fiilleri nedeniyle şirkete, pay sahiplerine veya alacaklılara zarar vermiş olmalıdır. Bu zarar, doğrudan veya dolaylı olabilir.

      • Doğrudan Zarar: Doğrudan zarar, şirketin, pay sahiplerinin veya alacaklıların malvarlığında meydana gelen azalmadır. Örneğin, yönetim kurulu üyelerinin yanlış kararları nedeniyle şirketin finansal kayıplara uğraması, doğrudan zarar olarak kabul edilir.
      • Dolaylı Zarar: Dolaylı zarar ise, şirketin malvarlığında meydana gelen zararın pay sahiplerini veya alacaklıları etkilemesi sonucu ortaya çıkan zarardır. Örneğin, şirketin iflası nedeniyle pay sahiplerinin hisse değerlerinin düşmesi, dolaylı zarar olarak kabul edilir.
    • 6.2.4. Nedensellik Bağı
    • Nedensellik bağı, yönetim kurulu üyelerinin fiilleri ile meydana gelen zarar arasında bir ilişki olmasını ifade eder. Yani, yönetim kurulu üyelerinin fiilleri nedeniyle zararın meydana gelmiş olması gerekir. Nedensellik bağının tespiti, özellikle birden fazla yönetim kurulu üyesinin sorumlu tutulduğu durumlarda önem kazanır. Bu durumda, her bir yönetim kurulu üyesinin fiili ile zarar arasındaki nedensellik bağı ayrı ayrı değerlendirilir.

7. Taraflar

Sorumluluk davasının tarafları, davacılar ve davalılar olarak ikiye ayrılır. Davacılar, yönetim kurulu üyelerinin eylemleri nedeniyle zarar gören kişi veya kurumlardır. Davalılar ise, sorumluluğuna başvurulan yönetim kurulu üyeleri veya diğer ilgili kişilerdir.

  • 7.1. Davacılar
  • TTK m. 553’e göre, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna başvurabilecek davacılar şunlardır: anonim şirket, pay sahipleri ve alacaklılar. Bu davacıların her birinin dava açma şartları ve kapsamı farklılık göstermektedir.

    • 7.1.1. Anonim Şirket
    • Anonim şirket, yönetim kurulu üyelerinin eylemleri nedeniyle doğrudan zarar gören taraf olduğu için, sorumluluk davası açma hakkına sahiptir. TTK m. 555’e göre, şirketin uğradığı zararın tazmini için şirket ve her bir pay sahibi dava açabilir. Bu durumda, şirket, yönetim kurulu üyelerine karşı açacağı davada, zararın tazminini ve tazminatın şirkete ödenmesini talep eder.

      Ancak, şirketin yönetim kurulu üyelerine karşı dava açabilmesi için bazı şartların yerine getirilmesi gerekir. Bunlardan biri, ibra kararı verilmemiş olmasıdır. İbra kararı, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu ortadan kaldıran bir karardır. Eğer genel kurul, yönetim kurulu üyelerine ibra vermişse, şirket bu üyelere karşı dava açamaz.

      Diğer bir şart ise, genel kurul kararı alınmasıdır. Yönetim kurulu üyelerine karşı dava açılabilmesi için genel kurul kararı alınması gerekip gerekmediği konusunda doktrinde farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı görüşlere göre, genel kurul kararı alınması zorunludur ve bu karar, genel kurulun devredilemez yetkilerinden biridir. Diğer bir görüş ise, TTK’nın eski Ticaret Kanunu’ndan farklı olarak genel kurul kararı şartını kaldırdığını, bu nedenle genel kurul kararı olmadan da dava açılabileceğini savunmaktadır. Yargıtay ise, genel kurul kararını dava şartı olarak kabul etmektedir.

      Sorumluluk davasında şirketi temsil eden organ, yönetim kuruludur. Ancak, dava tüm yönetim kurulu üyelerine karşı açılıyorsa, genel kurul tarafından bir temsilci seçilebilir veya temsil kayyımı atanabilir. Ayrıca, yeni yönetim kurulu, eski yönetim kuruluna karşı dava açma yetkisine sahiptir.

    • 7.1.2. Pay Sahipleri
    • Pay sahipleri, yönetim kurulu üyelerinin eylemleri nedeniyle uğradıkları doğrudan zarar için dava açabilirler. Bu durumda, pay sahipleri, zararın kendilerine ödenmesini talep eder. Her pay sahibi, zarar görmüşse bağımsız olarak dava açma hakkına sahiptir. Ancak, aynı işlem nedeniyle birden fazla pay sahibi zarar görmüşse, davalar HMK m.166 uyarınca birleştirilebilir.

      Pay sahipleri, dolaylı zarar için de dava açabilirler. TTK m. 555’e göre, pay sahipleri, şirketin uğradığı zararın tazmini için dava açabilirler. Ancak, bu durumda tazminatın şirkete ödenmesi talep edilir. Bu hakkın tanınmasının amacı, şirketin ihmal edilmesi veya sorumlu kişilerin şirkete hakim olması durumunda, pay sahiplerinin menfaatlerinin korunmasıdır.

    • 7.1.3. Alacaklılar
    • Alacaklılar da, yönetim kurulu üyelerinin eylemleri nedeniyle uğradıkları doğrudan zarar için dava açabilirler. Bu durumda, alacaklılar, zararın kendilerine ödenmesini talep ederler. Ancak, alacaklıların dolaylı zarar için dava açma hakları, TTK m. 556’ya göre, şirketin iflası halinde mümkündür. Bu durumda, alacaklılar, zararın şirkete ödenmesini talep edebilirler. Ancak, iflas idaresinin zarar talebini ileri sürmemesi halinde, alacaklılar doğrudan dava açma hakkına sahiptir.

  • 7.2. Davalılar
  • TTK m. 553’e göre, sorumluluğuna başvurulabilecek kişiler şunlardır: kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları. Bu kişiler, görevlerini yerine getirirken kanun, esas sözleşme ve şirket menfaatlerine uygun hareket etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüklerini ihlal ettikleri takdirde, sorumlu tutulabilirler.

    Yönetim kurulu üyeleri, şekli organ olarak kanun, esas sözleşme veya iç yönerge gereğince seçilmiş kişilerdir. Ancak, sorumluluk yalnızca şekli organlarla sınırlı değildir. Fiili organ olarak şirket yönetiminde etkili olan, yönetim kurulu kararlarının alınmasında önemli rol oynayan kişiler de sorumlu tutulabilir. Bu kişiler, genellikle şirkette pay çoğunluğuna sahip olan ve yönetim kurulu kararlarını etkileyen gizli yöneticiler olarak adlandırılır.

    Ayrıca, yönetim kurulu üyelerinin görevlerini devrettiği murahhas üyeler, müdürler ve ticari mümessiller de sorumluluk kapsamına girer. Bu kişiler, yönetim kurulu üyeleri gibi, görevlerini yerine getirirken özen ve sadakat yükümlülüğüne uygun hareket etmekle yükümlüdür.

8. Sorumluluk Davasında Usul

Sorumluluk davasının usulü, TTK’da düzenlenmiştir. Bu dava, ticari bir dava olarak kabul edilir ve belirli usul kurallarına tabidir.

TTK m. 561’e göre, sorumluluk davası, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi tarafından görülür. Bu mahkeme, hem görevli hem de yetkili mahkemedir. Ancak, yetki kuralı kesin değildir. Taraflar, yetki ve tahkim sözleşmesi ile farklı bir mahkemeyi yetkili kılabilirler.

TTK m. 1521’e göre, ticaret şirketlerinde ortakların, pay sahiplerinin veya şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri ve tasfiye memurlarına karşı açılan davalarda basit yargılama usulü uygulanır. Bu usul, davanın daha hızlı ve etkili bir şekilde sonuçlandırılmasını amaçlar.

9. Sonuç

Sorumluluk davasının sonucunda, yönetim kurulu üyeleri, şirkete, pay sahiplerine veya alacaklılara karşı tazminat ödemekle yükümlü tutulabilirler. Tazminat miktarı, zararın boyutuna ve yönetim kurulu üyelerinin kusur derecesine göre belirlenir. Ayrıca, yönetim kurulu üyeleri, cezai sorumlulukla da karşı karşıya kalabilirler. Özellikle, TTK’da belirtilen bazı suçların işlenmesi durumunda, yönetim kurulu üyelerine hapis cezası veya adli para cezası verilebilir.

Yönetim kurulu üyelerine karşı açılan sorumluluk davası, anonim şirketlerin yönetiminde büyük önem taşır. Bu dava, yönetim kurulu üyelerinin görevlerini yerine getirirken kanun, esas sözleşme ve şirket menfaatlerine uygun hareket etmemeleri durumunda açılabilir. Davacılar, anonim şirket, pay sahipleri ve alacaklılar olabilir. Davalılar ise, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve diğer ilgili kişilerdir. Sorumluluk davası, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde görülür ve basit yargılama usulüne tabidir. Bu nedenle, yönetim kurulu üyeleri, görevlerini yerine getirirken büyük bir özen ve dikkat göstermelidirler.

    Kümüş & Yüksel Partners Logo

İletişim

E-Posta: info@kypartners.av.tr

© 2024-2025 Tüm hakları saklıdır | KY Partners