Kümüş & Yüksel Partners Logo

Ticareti Usulsüz Terk Etme Suçu Ve Cezası

CEZA HUKUKU
28 Tem 2025
Post görseli

TİCARETİ USULSÜZ TERK ETME SUÇU VE CEZASI

Sermaye şirketleri (anonim, limited, kooperatif) ve şahıs şirketlerinin ekonomik faaliyetlerini sürdüremez hâle gelmeleri, yani borçlarını ödeyemeyecek bir duruma düşmeleri halinde, şirket ortakları ve yöneticileri hukuken belirlenen kurallar çerçevesinde şirketin tasfiye sürecini kanunda belirlenen usule uygun şekilde başlatmak ve tamamlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülük yerine getirilmediği takdirde, şirket ticaret sicilinde aktif olarak görünmeye devam edecek ve resmen faaliyetini sürdürüyor sayılacaktır. Ancak fiilen ticari faaliyetlerin sona erdirilmesi ve şirketin terk edilmesi durumunda, tasfiye süreci işletilmeden kayıtlarda bırakılan şirketler ciddi hukuki ve cezai sonuçlara yol açabilir.

Bu tür durumlarda, alacaklıların zarar görmesi halinde, şirket ortakları ve yöneticileri şahsen sorumlu tutulabilecekleri gibi, Türk Ceza Kanunu (TCK) ve İcra ve İflas Kanunu (İİK) kapsamında ceza sorumluluğu da doğabilir. Özellikle İİK’nın 44. ve 337/a maddelerinde belirtilen kurallara aykırı biçimde ticari faaliyetin sonlandırılması “ticareti usulsüz terk suçu” olarak değerlendirilmekte ve failler hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir.

1. Usule Uygun Şekilde Ticareti Terk Nasıl Yapılır?

Ticari faaliyetin sona erdirilmesi yalnızca fiili olarak işletmenin kapatılması anlamına gelmez. Bu sürecin hukuki olarak da tamamlanması gerekir. Ticareti terk eden tacirin İcra ve İflas Kanunu’nun 44. maddesi gereğince 15 gün içinde ticaret sicil müdürlüğüne bildirimde bulunması ve mal varlığı, borçları, alacaklıları hakkında detaylı bilgi vermesi gerekmektedir.

Bu bildirimin ardından ticaret sicili müdürlüğü tarafından yapılan ilanlarla birlikte tacirin alacaklıları bilgilendirilir. İlan masrafları ticareti terk eden tarafından ödenecektir. Ticaret sicili müdürlüğüne beyan edilen mal varlığına iki ay süreyle şerh konulur. Bu şerh, tapu ve gemi sicil müdürlüklerine, Türk Patent ve Marka Kurumu’na ve Türkiye Bankalar Birliği’ne iletilir. Şirketin alacaklılarını koruma amacıyla, beyan tarihinden itibaren iki ay boyunca beyan edilen mallar üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Yakın akrabalara yapılan devirlerde iyi niyet iddiası da geçersiz kabul edilir.

2. Ticareti Usulsüz Terk Suçunun Unsurları

Ticareti usulsüz terk suçunun oluşması için borçlunun “tacir” sıfatına sahip olması gerekmektedir. Tacir sayılan tüzel kişiliklerde, bu yetkiyi fiilen kullanan yöneticiler ve ortaklar da cezai sorumlulukla karşı karşıya kalabilir. Suça ilişkin diğer unsurlar ise, borçlu hakkında icra takibinin kesinleşmesi ve borçlunun bu durumu karşısında alacaklının zarara uğramış olmasıdır.

Bu şartları taşıyan durumlarda, borçlunun İİK m. 337/a hükmünde sayılan seçimlik hareketlerden birini işlemesi halinde ticareti usulsüz terk suçunun oluştuğu kabul edilecektir. Bu seçimlik hareketler aşağıdaki şekilde ilgili hükümde belirtilmektedir:

  • İİK m. 44’e uygun şekilde mal beyanında bulunulmaması,
  • Mal beyanında mevcudun eksik gösterilmiş olması,
  • Aktifte yer alan mal veya onun yerine kaim olan değerin, haciz veya iflas sırasında gösterilmemesi,
  • Mal beyanından sonraki iki aylık süre içerisinde beyan edilen bu mallar üzerinde tasarruf edilmesi.

3. Ticareti Usulsüz Terk Suçunda Şikâyet Hakkı ve Şikâyet Süresi

Usulsüz ticareti terk suçunda şikâyet hakkı zarara uğrayan alacaklıya aittir. Suçun takibi, alacaklının şikâyetine bağlıdır. Şikâyet süresi, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay, her hâlükârda fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıldır (İİK m. 347).

İİK m. 337/a’ya göre, borçlunun zararın doğmadığını ispat etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu nedenle alacaklının zarara uğradığını ayrıca ispatlamasına gerek yoktur. Yani suçun oluşumu için yalnızca şikâyet yeterlidir; maddi zarar varsayılır.

4. Ticareti Usulsüz Terk Suçunda Sorumlular Kimlerdir?

İcra ve İflas Kanunu’nda “tacir” ifadesi kullanılmakla birlikte, bu kavram yalnızca gerçek kişi tacirlerle sınırlı değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre, kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerin yönetici ve temsilcileri de tacir sayılır ve bu sıfatla sorumlu tutulabilirler.

Bu nedenle tüzel kişi bir şirket adına hareket eden yetkililer, usulsüz ticareti terk durumunda bizzat cezai sorumluluk altına girmektedir. Özellikle şirket müdürleri, yönetim kurulu üyeleri ve şirketi temsile yetkili kişiler hakkında ceza soruşturması açılabilir.

5. Ticareti Usulsüz Terk Suçunda Yetkili ve Görevli Mahkeme

Ticareti usulsüz terk suçlarına ilişkin davalara bakmakla görevli mahkeme, icra ceza mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise, borçlunun aleyhine yürütülen icra takibinin yapıldığı yerdeki mahkemedir. Bu davalar, icra suçu kapsamında olmakla genel ceza mahkemelerinde görülen diğer davalarla birleştirilemez.

6. Usulsüz Ticareti Terk Suçunun Yargılama Süreci

Bu suçla ilgili yargılama, İcra Ceza Mahkemelerinde yürütülmektedir. Şikâyet dilekçesi doğrudan bu mahkemeye sunulmalı ve suçun işlendiğini gösteren somut delillerle desteklenmelidir. Yargılamada şu kurallar geçerlidir:

  • Şikâyetçi veya vekilinin duruşmada hazır bulunması zorunludur; aksi takdirde şikâyet hakkı düşer.
  • Duruşmaya çağrılan sanık gelmezse, yargılamaya yokluğunda devam edilebilir.
  • Şikâyet dilekçesinde belirtilen suç ile sınırlı olarak inceleme yapılır.
  • Suç, aynı ticari işletme için yalnızca bir kez işlenebilir.
  • Borcun tamamen ödenmesi veya şikâyetten feragat edilmesi hâlinde dava düşer.

7. Ticareti Usulsüz Terk Suçunun İspatı

Usulsüz ticareti terk suçunun ispatı için çeşitli kamu kurumlarından bilgi ve belge toplanır. İcra müdürlüğünden takibin kesinleşip kesinleşmediğine dair bilgi alınır; haciz tutanakları dosyaya eklenir. Ticaret sicil müdürlüğü ve vergi dairesinden şirketin mevcut durumu, adresi ve kapanış işlemleri sorgulanır. Ayrıca kolluk birimleri aracılığıyla şirket adresinde fiili faaliyet olup olmadığı araştırılır. Eğer şirketin kayıtlarda aktif olduğu ancak fiilen terk edildiği tespit edilirse suçun unsurlarının oluştuğu kabul edilir.

Yukarıda bahsettiğimiz düzenlemeler, ticari dürüstlük ilkesini korumak, alacaklıları zarardan korumak ve ticari faaliyetlerin hukuka uygun şekilde sona erdirilmesini sağlamak amacı taşımaktadır. Bu şekilde ticareti usulsüz terk eden tacirlerden alacaklı olan kişiler, ceza hukukundan kaynaklanan haklarını kullanarak zararlarını giderebilmektedir. Bu sebeple, uzman avukattan yardım almak sizi daha büyük zararlardan kurtaracaktır.

    Kümüş & Yüksel Partners Logo

İletişim

E-Posta: info@kypartners.av.tr

© 2024-2025 Tüm hakları saklıdır | KY Partners