Kümüş & Yüksel Partners Logo

Suç İşleme Ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası

AİLE HUKUKU
21 Şub 2025
Post görseli

SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI

Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) 163. maddesi, eşlerden birinin onur kırıcı bir suç işlemesi veya toplumun ahlaki değerlerine aykırı bir hayat sürmesi halinde, diğer eşe boşanma davası açma hakkı tanımaktadır. Bu madde, nisbi boşanma sebepleri arasında sayılmakta olup, kusura dayalı ve özel nitelikte bir boşanma sebebi olarak değerlendirilir.

1. Boşanma Davasının Şartları

  • 1.1. Suç İşlenmesi
  • TMK’nın 163. maddesi çerçevesinde boşanma davası açılabilmesi için belirli hukuki koşulların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu koşullar, suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme durumları için geçerlidir. Eşlerden birinin toplum nazarında küçük düşürücü bir suç işlemesi, diğer eşin boşanma davası açabilmesi için yeterli bir sebep teşkil eder. Bu suçun evlilik birliği devam ederken işlenmiş olması gerekmektedir.

    Küçük düşürücü suçlar, toplum tarafından ahlaki açıdan kabul edilemez görülen ve işleyen kişinin saygınlığını zedeleyen suçlardır. Zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, cinsel taciz ve cinsel saldırı gibi suçlar yüz kızartıcı suçlar arasında sayılmaktadır. TMK’nın 163. maddesi bağlamında da bu suçlar, boşanma sebebi olarak değerlendirilebilmektedir.

    TMK’nın 163. maddesine göre, küçük düşürücü bir suç işlenmesi boşanma için yeterli bir nedendir. Ancak bu suçun kasten işlenmiş olması gerekmekte olup, taksirle işlenen suçlar veya hukuka uygunluk sebepleri bulunan suçlar bu kapsamda değerlendirilmez.

    Suç işleyen eşin ceza mahkemesi tarafından mahkûm edilmesi, boşanma davası açılabilmesi için zorunlu bir şart değildir. Aile mahkemesi, suçun varlığını bağımsız olarak değerlendirebilir. Ancak ceza mahkemesi kararları, özellikle suçun işlenip işlenmediği, failin kimliği ve hukuka aykırılık unsuru gibi hususlarda hukuk mahkemesi açısından bağlayıcı olabilir. Küçük düşürücü suçun bir kez işlenmesi dahi TMK’nın 163. maddesi kapsamında boşanma davası açmak için yeterlidir. Suçun birden fazla işlenmesi, davanın kabul edilmesi açısından ek bir koşul teşkil etmemektedir.

  • 1.2. Haysiyetsiz Hayat Sürme
  • TMK’da “onur” ve “haysiyet” kavramları farklı maddelerde yer almakla birlikte, hukuki bağlamda benzer anlamlar taşımaktadır. Haysiyet, bireyin toplum içindeki saygınlığı ve itibarıyla ilgili olup, haysiyetsiz hayat sürme kavramı ise ahlaki normlara aykırı bir hayat tarzının benimsenmesi ve sürekli olarak sürdürülmesi anlamına gelmektedir.

    Haysiyetsiz hayat sürmenin boşanma sebebi olarak kabul edilmesi için süreklilik arz etmesi gerekmektedir. Tek seferlik ahlaka aykırı davranışlar, genellikle bu kapsamda değerlendirilmemektedir. Haysiyetsiz hayat sürmenin boşanma sebebi olarak ileri sürülebilmesi için, bu davranışların evlilik süresince devam etmesi gereklidir. Evlilik öncesinde gerçekleşmiş ancak evlilik içinde devam etmeyen eylemler, TMK m. 163 kapsamında değerlendirilmez.

    Evlilik dışı ilişkiler, eşcinsel ilişkiler, uyuşturucu madde ticareti, randevuevi işletmek, alkol ve kumar bağımlılığı, fuhuş yapmak, insan ticareti gibi eylemler haysiyetsiz hayat sürmeye örnek olarak gösterilebilir. Bu tür eylemlerin yasalar karşısındaki durumu, mahkemenin değerlendirmesini etkilemeyebilir.

  • 1.3. Ortak Hayatın Katlanılamaz Hale Gelmesi
  • Küçük düşürücü suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için, evliliğin diğer eş açısından sürdürülemez hale gelmiş olması gerekmektedir. Yani, eşlerden birinin bu tür fiilleri, diğer eşin evliliği devam ettirmesini imkânsız kılmalıdır.

    TMK m. 163’te düzenlenen boşanma sebebi, nispi bir sebep olarak değerlendirilir. Bu, ortak hayatın katlanılmaz hale gelip gelmediğinin hâkim tarafından takdir edileceği anlamına gelir. Mahkeme, küçük düşürücü suç işleyen veya haysiyetsiz bir hayat süren eş ile evliliğin sürdürülüp sürdürülemeyeceğini değerlendirirken, tarafların sosyal, ekonomik ve psikolojik durumlarını göz önüne alarak karar verir. Eğer boşanma davasını açan eş, diğer eşin suçuna ortak olmuş ya da suçtan menfaat elde etmişse, ortak hayatın çekilmez hale geldiği iddiası kabul görmeyebilir. Aynı şekilde, eşlerden birinin diğerinin haysiyetsiz hayat tarzını hoş karşılaması veya desteklemesi durumunda da boşanma davası açma hakkı bulunmaz.

2. Suçun Evlilik Süresince İşlenmesi

TMK’nın 163. maddesi çerçevesinde boşanma davası açılabilmesi için suçun evlilik birliği devam ederken işlenmiş olması gerekmektedir. Evlilik öncesinde işlenen suçlar, kural olarak bu madde kapsamında boşanma sebebi oluşturmaz. Evlilik öncesinde işlenmiş ve diğer eşten gizlenmiş suçlar, bazı hallerde evlilik birliğini temelden sarsabilir. Ancak, eşin bu suçlardan haberdar olmasına rağmen evlenmeyi tercih etmesi durumunda, bu suçlara dayanılarak boşanma talep edilmesi mümkün olmayabilir.

3. Kusurluluk Durumu

Küçük düşürücü suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için, davalı eşin kusurlu olması gerekmektedir. TMK m. 163 kapsamında bu durum, kusura dayalı bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir.

Davacı eşin de kusurlu olması, boşanma kararına engel teşkil etmez. Eğer ortak hayatın sürdürülmesi artık mümkün değilse, küçük düşürücü suç işlemiş veya haysiyetsiz bir hayat sürmüş olan eşle evliliğin devam etmesi makul görülmez.

4. Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürmeye Dayalı Boşanma Davası Açma Hakkının Sona Ermesi

  • 4.1. Affetme Durumu
  • Genel olarak hukuk, kişisel duygularla ilgilenmez ve bunlara doğrudan sonuç bağlamaz. Ancak bazı istisnai durumlarda, kişisel duyguların hukuki sonuç doğurduğu kabul edilebilir.

    TMK m. 161 ve m. 162’de düzenlenen durumlarda, aldatılan veya kötü muameleye uğrayan eş, affetme iradesini açıkça beyan ettiğinde boşanma davası açma hakkını kaybeder. Ancak, TMK m. 163 kapsamında düzenlenen küçük düşürücü suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davalarında affın, davayı ortadan kaldıracağına dair açık bir hüküm bulunmamaktadır. Öğretiye göre, affedilen eşin davranışlarının ortak hayatı katlanılamaz hale getirmeyeceği kabul ediliyorsa, boşanma davası açılamaz.

  • 4.2. Belirli Sürenin Geçmesi
  • Aldatma ve diğer bazı boşanma sebepleri için belirli hak düşürücü süreler düzenlenmiştir. Ancak, küçük düşürücü suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanmada bu tür bir süre sınırlaması öngörülmemiştir. TMK m. 163’e göre, bu nedenlere dayalı boşanma davası herhangi bir zaman diliminde açılabilir. Aradan uzun süre geçse dahi, eşlerin bir süre birlikte yaşamış olmaları, davanın reddedilmesini gerektirmez.

    Uzun süre sonra açılan boşanma davalarının reddedilmesi, hak düşürücü sürenin dolmasından ziyade, ortak hayatın artık katlanılmaz hale gelmediği gerekçesiyle olabilir. Eğer eşlerin birlikte yaşaması, davacı açısından artık katlanılamaz bir durum yaratmıyorsa, boşanma talebi reddedilebilir.

5. Sonuç

TMK’nın 163. maddesi, eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi halinde, diğer eşe boşanma davası açma hakkı tanımaktadır. Bu hüküm, özel ve nispi bir boşanma sebebi olarak kabul edilir. Boşanma davasının açılabilmesi için, suçun evlilik süresince işlenmiş olması, davalı eşin kusurlu olması ve ortak hayatın katlanılamaz hale gelmesi gibi şartlar aranır.

Küçük düşürücü suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle açılan boşanma davaları, evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle açılan davalarla birlikte değerlendirilebilir. Ancak, davacı eşin talepleri doğrultusunda karar verilir ve davacı bir sebebe dayalı davadan feragat ederse, aynı eyleme dayalı olarak tekrar boşanma davası açamaz. Bu nedenle, küçük düşürücü suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası açarken, hukuki şartların detaylı bir şekilde değerlendirilmesi ve sürecin dikkatle yönetilmesi gerekmektedir.

    Kümüş & Yüksel Partners Logo

İletişim

E-Posta: info@kypartners.av.tr

© 2024-2025 Tüm hakları saklıdır | KY Partners