Kümüş & Yüksel Partners Logo

Kişisel Verileri Koruma Kurulu Kararlarına Karşı Yasal Başvuru Yolları

BİLİŞİM HUKUKU
17 May 2025
Post görseli

KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA KURULU KARARLARINA KARŞI YASAL BAŞVURU YOLLARI

Kişisel Verileri Koruma Kurulu (“KVKK”), yasal yetkisi çerçevesinde, kişisel verilerin korunması mevzuatına aykırı davranışlarda bulunan veri sorumlularına çeşitli idari yaptırımlar uygulayabilmektedir. Bu yaptırımlar, ihlalin niteliğine göre idari para cezaları ve idari eylemler şeklinde kendini göstermektedir. Kurul, özellikle aşağıdaki durumlarda idari para cezası uygulama yetkisine sahiptir:

  • Aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi: Veri sorumlularının, kişisel veri işleme faaliyetleri hakkında ilgili kişileri bilgilendirme yükümlülüğünü ihlal etmesi durumunda 68.083 TL ile 1.362.021 TL arasında idari para cezası uygulanabilir.
  • Veri güvenliğine ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi: Veri sorumlularının, kişisel verilerin güvenliğini sağlamaya yönelik gerekli teknik ve idari tedbirleri almada yetersiz kalması halinde 204.285 TL ile 13.620.402 TL arasında idari para cezası söz konusu olabilir.
  • Kurul tarafından verilen kararların yerine getirilmemesi: KVKK tarafından alınan ve veri sorumlularına tebliğ edilen kararların gereğini yerine getirmeyenlere 340.476 TL ile 13.620.402 TL arasında idari para cezası uygulanabilir.
  • Veri Sorumluları Siciline (“VERBİS”) kayıt ve bildirim yükümlülüğüne aykırı hareket etmek: Kanunen VERBİS'e kayıt olması veya bildirimde bulunması gerektiği halde bu yükümlülükleri yerine getirmeyen veri sorumlularına 272.380 TL ile 13.620.402 TL arasında idari para cezası verilebilir.
  • Standart Sözleşmelerin 5 iş günü içerisinde Kurum’a bildirilmemesi: Kişisel verilerin yurt dışına aktarımı için kullanılan standart sözleşmelerin, belirlenen süre içinde Kurul'a bildirilmemesi halinde 71.965 TL ile 1.439.300 TL arasında idari para cezası uygulanabilir.

Yukarıda belirtilen idari para cezalarının yanı sıra Kurul, ihlalin ağırlığına ve niteliğine göre veri sorumlusunun söz konusu aykırılığı gidermesine veya veri işleme ve aktarım faaliyetlerinin durdurulmasına yönelik idari eylemlerde de bulunabilmektedir.

Kanun sistematiği içerisinde, Kurul tarafından verilecek bu idari para cezaları, "Kabahatler" başlığı altında düzenlenmektedir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298. maddesiyle belirlenen yeniden değerleme oranı çerçevesinde, 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun ilgili maddelerinde yer alan ve 2025 yılı için geçerli olan idari para cezalarının güncel tutarları yukarıdaki tabloda özetlenmiştir.

Yasal düzenleme öncesinde, Kurul’un uyguladığı idari para cezalarına ve diğer idari yaptırımlara karşı başvurulabilecek yollar Kanun'da açıkça belirtilmemişti. Uygulamada, idari para cezası gerektiren ihlaller kabahat niteliğinde değerlendirildiğinden, bu yaptırımlara karşı 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’ndaki yargısal başvuru yolları işletilmekte ve bu davalarda sulh ceza mahkemeleri yetkili kabul edilmekteydi. Ancak kişisel verilerin korunması alanının teknik ve uzmanlık gerektiren yapısı dikkate alındığında, kuruluş amacı ceza hukuku olan sulh ceza hakimliklerinin Kurul kararlarının yargısal denetimi için uygun bir merci olmadığı yönünde uzun süredir eleştiriler dile getiriliyordu. Sulh ceza hakimliklerinin kararlarının yüzeysel kaldığı ve yeterli hukuki gerekçe içermediği yönündeki gözlemler, bireyler açısından hak kayıplarına yol açtığı şeklinde yorumlanıyordu. Ayrıca, sulh ceza hakimliklerinin kararlarına yapılan itirazların yine bir başka sulh ceza hakimliği tarafından incelenmesi, bu kararların kesinleşmesine ve yüksek mahkeme denetiminden geçememesine neden olarak kişisel verilerin korunması hukukunda emsal kararların oluşmasını engelliyordu.

İlk derece mahkemesi sıfatıyla basit yargılama usulünü uygulayan sulh ceza mahkemelerinin denetimi kararın kesinleşmesiyle sonuçlandığından, üst mahkeme düzeyinde tek başvuru yolu Anayasa Mahkemesi’ydi. Nitekim Anayasa Mahkemesi yakın zamanda verdiği bir kararla, Kurul’un veri güvenliği yükümlülüklerini ihlal eden bir veri sorumlusuna uyguladığı idari para cezasının yargılama sürecinin mülkiyet hakkını zedelediğini tespit etti. Anayasa Mahkemesi, idari para cezalarının mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiğini, bu nedenle mülkiyet haklarına yönelik müdahalelerde Anayasa’nın 13. maddesindeki temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkelerin dikkate alınması ve müdahalenin ölçülülük ilkesine uygun olması gerektiğini vurguladı. Ölçülülük ilkesi kapsamında, müdahalelerin orantılı olması ve hukuka aykırılık iddialarının bir mahkeme tarafından etkin bir şekilde incelenmesinin orantılılık açısından büyük önem taşıdığı belirtildi. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, sulh ceza hakimliklerinin yaptığı yargısal denetimin itiraz eden tarafın iddialarını dikkate almaması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki mülkiyet hakkının korunmasına yönelik güvencelerin yerine getirilmediğine ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmetti.

Anayasa Mahkemesi’nin bu kararıyla da açıkça görüldüğü üzere, hukuka aykırılık iddialarının yetkili bir mahkeme tarafından etkili bir şekilde incelenmesi, temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahalelerin orantılılığını sağlamak açısından kritik bir öneme sahiptir.

Uygulamada Kurul’un idari para cezalarına karşı yargı yolundaki bu aksaklıklar, yapılan eleştiriler ve sulh ceza hakimliklerinin kişisel verilerin korunması alanındaki yargısal denetim için uygun merci olmadığı yönündeki tespitler, Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla da teyit edilmiştir. Adalet Bakanlığı’nın yayınladığı İnsan Hakları Eylem Planı’nda daha önce, Kanun’un Avrupa Birliği standartlarına uyumlu hale getirileceği ve Kurul’un idari para cezası kararlarına karşı sulh ceza hakimlikleri yerine idare mahkemelerine başvurulabileceği duyurulmuştu.

Yapılan yasal değişiklikle, bu sorunlara çözüm olarak Kurul’un idari para cezalarına karşı idare mahkemelerinde dava açılabileceğine dair net bir düzenleme getirilmiştir. Böylece, Kurul tarafından verilen idari para cezalarının idari işlem niteliği dikkate alınarak, bu işlemlerin idari yargı denetimine tabi olacağı açıkça ifade edilmiş ve uygulamadaki belirsizlikler giderilmiştir. Bu yeni düzenleme, Kurul kararlarının daha etkin bir şekilde denetlenmesine olanak sağlayacak bir mekanizma oluşturmaktadır. İlgili değişiklik sayesinde, önceki dönemde yaşanan hukuki belirlilik sorunlarının azalması ve uygulamaya yol gösterecek emsal kararların artması beklenmektedir.

1 Haziran 2024 tarihinde yürürlüğe giren Değişiklik Kanunu’nda, bu tarihten önce sulh ceza hakimliklerinde görülmekte olan davaların bu mahkemeler tarafından sonuçlandırılmaya devam edileceğine dair bir geçiş hükmü bulunmaktadır.

Bu geçiş hükmüne göre, 1 Haziran 2024 itibarıyla sulh ceza hakimliklerinde devam eden davalar, bu mahkemelerce karara bağlanacaktır. Ancak 1 Haziran 2024 sonrasında açılacak davalar ise idare mahkemelerinde görülecektir.

Kanun’un zaman bakımından uygulanması, yapılan değişiklikler ve eklenen geçiş hükmü ile belirlenmiş olmasına rağmen, özellikle kişisel verilerin yurt dışına aktarımı süreçleri için getirilen ve 01.09.2024 tarihine kadar eski uygulamanın sürmesini öngören diğer geçiş hükümleri nedeniyle, Kanun’un zaman bakımından uygulanması konusunda uygulamada bazı soru işaretleri oluşmuştur.

Bu belirsizliklerin giderilmesi amacıyla Kurum, 19.12.2024 tarihinde uygulamaya rehberlik etmesi için bir bilgi notu yayınlamıştır. Bu notta, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndaki zaman bakımından uygulamaya ilişkin düzenlemelerin dikkate alınacağı vurgulanmıştır.

Bu çerçevede, uygulanması gerekecek idari yaptırım kararı, Türk Ceza Kanunu’nun temel ilkeleri doğrultusunda, fiilin işlenme zamanı ve şikayet zamanına bağlı olarak belirlenecektir. Buna göre;

  • Fiilin Kanun değişikliğinden önce gerçekleşmiş ve tamamlanmış olduğu durumlarda: Fiil, Kanun değişikliğinden önce meydana gelmiş ve sonuçlanmışsa, şikayetin ne zaman yapıldığına bakılmaksızın, yargılama sonucunda verilecek karar, Değişiklik Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra olsa bile, fail lehine olan kanun hükmü uygulanacaktır.
  • Fiilin Kanun değişikliğinden önce başlamış ve devam ediyor olduğu durumlarda (zincirleme veya devamlı suçlar): Fiil, Kanun değişikliğinden önce sona ererse, fail lehine olan kanun uygulanacaktır. Ancak fiil, Kanun değişikliği sonrasında da devam ederse, değişiklik sonrası yürürlüğe giren yeni kanun hükümleri uygulanacaktır.
  • Fiilin Kanun değişikliğinden sonra gerçekleşmiş olması halinde: Bu gibi durumlarda zaman bakımından uygulama sorunu olmayacak ve doğrudan yeni Kanun hükümleri tatbik edilecektir.
    Kümüş & Yüksel Partners Logo

İletişim

E-Posta: info@kypartners.av.tr

© 2024-2025 Tüm hakları saklıdır | KY Partners